Lesvos adası (Midilli Adası) Avrupaya gitmek isteyen, binlerce mülteci
ve göçmen için ana giriş kapılarından biridir. Küçük, şişme botlara
tıkıştırılan mülteciler, Türkiye'yle Yunanistan arasındaki deniz
sınırını geçmeye çalışıyorlar. Fakat bunların bazıları asla
başaramıyor. Geçen 20 yılda 1,100'den fazla göçmen ve mülteci bu yolla
Ege Denizin'de hayatlarını kaybetiler.
Yunan Sahil Güvenliği, Avupa'ya ve Yunanistan'a 'girişi engelleme'
politikalarıyla, mülteci haklarını çiğneyip bunların hayatlarını
tehlikeye sokmaktadır. Sahil Güvenliğin faaliyetleri aynı zamanda
Frontex tarafından desteklenmektedir, Frontex'in ilk gemisi Temmuz
2008'de Lesvos Adasında çalısmaya başlamıştır. Frontex görevlileri son
zamanlarda Pagani'de (Lesvos), tutuklu bulunan mülteci ve göçmenlerle
görüşmeler yapmaya ve bunları sorgulamaya başladılar.
Pagani'de (Ada'nın başkenti Mitili'nin 5 kilometre dışında) Lesvos'a
ulaşabilen mülteci ve göçmenlerin hemen getirildikleri bir mülteci
kampı bulunmaktadır. Mülteci ve göçmenler haftalarca, aylarca burada
kapalı tutulmaktadırlar. Burası insan haklarının ayaklar altına
alındığı bir hapishanedir. Bina, gerekli altyapıya sahip olmadığından
burası insanın yaşamasına uygun değildir. Ayrıca, mültecilere iletişim
kurma şansı verilmemekte, mülteciler hakları hakkında
bilgilendirilmemekte ve açık havaya çıkmalarına izin
verilmemektedir.
EURODAC bilgisayar sistemine kayıt edildikten sonra, mülteciler bir
resmi belgeyle serbest bırakılmakta, bu belge mültecilerin sınır dışı
edileceğini bildirmekte ve mültecileri ülkeyi bir ay içerisinde terk
etmeye zorlamaktadır. Bunların bazıları iltica müracatında bulunarak
devletin bürokratik işlemlerinin içine girmekte ve devlet şiddetine
maruz kalmaktadırlar (Atina yabancılar dairesinde geçen aylarda iki
ölüm vakıası görüldü) ve müracatlarının sadece sadece % 0,6'sı kabul
edilmektedir.
Yunanistan'da kalmaya karar veren ve iş bulanlar çok sıkıntı
yaşamakta, ağır çalışma saatlerinde çalıştırılmakta, insanlık dışı
şartlara maruz bırakılmakta ve bunun karşılığında çok düşük ücret
almaktadırlar. Bu koşullara maruz bırakılan insanlara, çalışma
koşullarını düzeltebilmelerine yardımcı olacak örgütlenme hakkı
tanınmamaktadır. Buna uygun bir örnek kısa süre önce yaşandı: Bir
sendika yetkilisi asitle (Vitriol) öldürülmeye çalışıldı.
Diğer Avrupa ülkelerine (genellikle İtalya üzerinden) devam etmeye
çalışanlar, Patras gibi doğu Yunanistan limanlarında toplanıyorlar.
Buradaki sahil güvenliğin baskıları da, seyehat esnasında kamyonlarda
ölü bulunan cesetler gibi günlük olaylar arasındadır. Kaçış
girişimlerinde basarılı olanlar, Dublin II sözleşmesine göre
Yunanistan'a geri gönderilmektedir.
Schengen Antlaşmasından Dublin Düzenlemesine, Avrupa Birliği Göçmenlik
ve İltica Paktından utanç talimatlarına', Frontex'ten IOM'a, izolasyon
kamplarından sınır dışı etmelere ve sınırlardaki savunma
politikalarından, metropollerdeki baskılara kadar, Avrupa, göç ve
mülteci olayını baskı ve sınır denetimiyle önlenmesi gereken bir
problem olarak gördüğünü ispat etmektedir.
Sınırlara ilişkin ortak deneyimleri biraraya getirmek, sorunları
tartışmak ve eylemlerimizi koordine edip mücadele etmek için Avrupa
sınır kontrol sistemlerinin açıkça göründüğü Lesvos'a' 25. - 31.8.2009
tarihinde hepinizi davet ediyoruz.
* Yeni emperyalist politikalara ve zorunlu göçe karşı
* sınır rejimine, baskı ve kontrol pratiklerine karşı
* göçün kriminalize edilmesine karşı
* mülteci kamplarındaki şiddete ve göçmenlerin maruz kaldığı şiddete
karşı
* göçmen emeğinin sömürülmesine karşı
Sınırlara hayır!
Hiç kimse yasa dışı değildir!
Göçmen tutuklamalarına son!
Eşit haklara evet!
No Border Lesvos 2009